ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden
derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
Ey suyun sesinden
anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi?
Gönlünü Şirin'in aşkı
sarınca,
Yol almış hayatın ufuklarınca;
O hızla dağları Ferhad
yarınca,
Başlamış akmağa çoban çeşmesi
O zaman başından aşkındı
derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su
verdi,
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi!
Vefasıs Aslı'ya yol gösteren
bu,
Kerem'in sazına cevap veren bu
Kuruyan gözlere yaş gönderen
bu...
Sızmazdı toprağa çoban çeşmesi
Leyla gelin oldu, Mecnun
mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda;
Ateşten kızaran bir gül arar
da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi.
Ne şair yaş döker, ne âşık
ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar:
Beyhude seslenir, beyhude
çağlar
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi
FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
(1898-1973)